İlişkiler Mutluluk Kaynağı mı? Kaygı, Korku Kaynağı mı?
İnsan hayatında ilişkiler, bazen en büyük mutluluk kaynağı, bazen en büyük kaygı, korku kaynağı, hatta bazen işkence denilebilecek kadar üzüntü kaynağı olabilmektir. İnsan yaratılış itibariyle ilişkiye ihtiyaç duyan bir varlıktır. Kişisel katılım, duygusal bağlanma ve sürekli etkileşim insan için çok kıymetlidir. Bu yüzden de yakın ilişkiler, aşk, evlilik, ebeveynlik insanın yaşam döngüsünü oluşturur.
Her birimiz; bazen doyurucu, bazen doyurucu olmayan aile ilişkileri bağlamı içinde büyümüşüzdür. Ve yetişkin olarak da genellikle arkadaşlar, akrabalar ile ve romantik bir partnerle yakın ilişkilere sahibiz.
Bebekler, ebeveynleri tarafından sevgi dolu ve karşılık verici bir bakım aldığında, dünyanın tutarlı ve kestirilebilir bir yer olduğunu öğrenir. Yani birbirlerinin hareketlerini taklit eden, birbirleriyle konuşan ve birbirlerini gözleyen bir aile ilişkisi. Bakım vereni ile bebek, senkronize olabilmişler ise bebek için dünya anlamlı, güzel, güvenli, keyifli demektir. Bu öğretinin çocuk için anlamı; yaşam enerji kaynağı güvenliktedir. Bakım verenleri ile oluşan bu güvenli bağ, artık bütün ilişkilerine yansıyacak, bir ömür boyu bu temel üzerine ilişkiler geliştirecek demektir. Bunun tam tersi olan durumlarda ise, kişi bazen saldırgan, bazen kırılgan, bazen hep kendinden veren, bazen hep başkalarından bekleyen, bazen hep suçlu bazen de hep suçlama eğiliminde olan, bazen toplumsal hayatta görünmeyen duyulmayan, bazen bir topluluğa kendini adayan, bazen de toplum ne derse desin ben keyfime bakarım diyen karakterler olarak yaşam enerjisini koruma çabasıyla, çoğunlukla toplumun, kültürün, akrabaların yadırgadığı, dışladığı, idare etmeye çalıştığı bireye dönüşecektir. Bu dönüşüm ona bazı seçimler yaptırır.
İnsanların ilişkilerde yaptıkları seçimlerin çoğu, bilinçli seçimler olarak algılansa da, aslında bilinçdışı zihinsel süreçler tarafından yönetilir. İlişkilerin her türü, yani, romantik ilişkiler, arkadaşlıklar ve aile ilişkilerinin tümü yaşamımız için önemlidir. İşte bu yüzden kendimizi ve etrafımızdaki kişileri bu ilişkiler ağına göre düzenler, anlamlandırır ve anlaşılmayı bekleriz. Bizler diğer insanlara gereksinim duyarız. Çünkü ait olma ihtiyacımız vardır. Bir ailenin parçası olmak, önemsenmek, sevilmek, değerli olmak, vazgeçilmez olmak, güvende olmak, korunmak, bazen de korumak ve bütün bu duyguları en derinden hissedebilmek isteriz.
Peki sizin eşiniz ya da sevgilinizle, arkadaşlarınızla dostlarınızla, işyerindeki çalışma arkadaşlarınız ile ilişkileriniz nasıl? Doyumlu ilişkileriniz var mı?